Avukat Nur AKKOÇ

AYIPLI MAL VE HİZMETTE TÜKETİCİ HAKLARI - Avukat Nur AKKOÇ

AYIPLI MAL VE HİZMETTE TÜKETİCİ HAKLARI

AYIPLI MAL VE HİZMETTE TÜKETİCİ HAKLARI

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (6502 sayılı Kanun) ile tüketicilerin alışveriş ve hizmet alımlarında korunması amacıyla önemli düzenlemeler getirilmiştir. Bu yasa, tüketici işlemlerinde zayıf taraf olan tüketiciyi korumayı hedefler ve sözleşmelerde adil olmayan koşulları engelleyerek hak ihlallerinin önüne geçmeye çalışır. Aşağıda, 6502 sayılı Kanun çerçevesinde tüketici haklarına ilişkin temel konular sade bir dille ele alınmıştır.

Tüketici Hukukunun Genel İlkeleri Nelerdir?

Tüketici hukukunda, yasal düzenlemelerin dayandığı bazı genel ilkeler vardır. Bu ilkeler, tüketici işlemlerinde adil dengeyi kurmayı ve tüketiciyi korumayı amaçlayan temel yaklaşımlardır. 6502 sayılı Kanun’un başlangıç hükümleri ve Yargıtay içtihatlarıyla belirginleşen genel ilkelerden başlıcaları şunlardır:

1- Sözleşmelerde Açıklık ve Anlaşılabilirlik: Tüketiciyle yapılan sözleşmeler basit ve anlaşılır bir dille yazılmalı, en az 12 punto fontla, açık okunur şekilde düzenlenmelidir​. Karmaşık, küçük puntolu ve tüketicinin anlayamayacağı ifadeler kullanılmaması esastır. Sözleşmede bulunması gereken zorunlu bilgiler eksik olsa bile, bu eksiklik sözleşmeyi geçersiz kılmaz; eksik bilgi sonradan derhal tamamlanmalıdır​. Ayrıca belirsiz veya birden fazla anlama gelen sözleşme koşulları, tüketici lehine yorumlanır (Kanun m.5/4). Bu ilke, güçlü tarafın ileri sürdüğü muğlak hükümlerden tüketicinin zarar görmesini engeller.

2- Tüketici Aleyhine Değişiklik Yasağı: Bir tüketici sözleşmesinde, anlaşma yapıldıktan sonra sözleşme koşulları tek taraflı olarak tüketici aleyhine değiştirilemez​. Örneğin, bir abonelik sözleşmesinde sonradan hizmetin kalitesini düşüren veya fiyatı tüketici aleyhine artıran bir değişiklik yapılamaz (sözleşmede önceden izin verilen bir değişiklik olmadıkça). Bu ilke, sözleşme süresi boyunca istikrarı ve tüketicinin beklediği şartların korunmasını sağlar.

3- Ek Masraf ve Ücret Talep Edilememesi: Tüketici, satın aldığı mal veya hizmet kapsamında beklediği ve satıcının yasal yükümlülüğü olan edimler için ekstra bir bedel ödemek zorunda bırakılamaz​. Özellikle bankacılık ve finans hizmetlerinde, faiz dışında alınacak her türlü ücret ve komisyonun yasal sınırları çizilmiştir. Tüketiciden, örneğin bir malın teslimi, montajı veya zorunlu unsurları için ayrıca para talep edilmesi haksızdır. Kanun, bu tür ücretlerin önceden açıkça sözleşmede belirtilmesini ve gerekli bilgilendirmenin yapılmasını zorunlu kılar​

4- Tüketici Lehine Yorum ve Kamu Düzeni: Tüketici hukukundaki kurallar emredici niteliktedir, yani taraflar aksini kararlaştırarak tüketici aleyhine değişiklik yapamaz. Tüketicinin korunması, kısmen kamu düzenine ilişkin kabul edilir. Nitekim Yargıtay kararlarında 4077 sayılı eski Kanun döneminden beri, tüketici mevzuatının kamu düzeni düşüncesiyle hazırlandığı belirtilmiş ve bu hükümlerin hakimin re’sen dikkate alması gerektiği vurgulanmıştır. Bu bağlamda, tüketicinin sahip olduğu yasal haklardan önceden feragat etmesi veya sözleşmeyle bu hakların sınırlandırılması genellikle geçersizdir. Örneğin, tüketicinin kanuni cayma hakkını ortadan kaldıran bir sözleşme maddesi yazılsa bile uygulanamaz; veya tüketicinin dava açma hakkını kısıtlayan hükümlere geçerlilik tanınmaz.

5- Tüketici Uyuşmazlıklarında Etkin Çözüm Mekanizmaları: Kanun, tüketicilerin hak arama yollarını kolaylaştırmayı da amaçlar. Belirli bir parasal sınırın altındaki uyuşmazlıklarda Tüketici Hakem Heyetleri’ne başvuru zorunlu hale getirilmiştir (parasal sınırlar her yıl güncellenmektedir). Bu, tüketicinin mahkemeye gitmeden, hızlı ve masrafsız şekilde çözüm aramasını sağlar. Daha büyük uyuşmazlıklarda ise tüketici mahkemeleri görevlidir. Tüketici mahkemeleri uzmanlaşmış mahkemeler olup, tüketici işlemlerinden doğan davalara bakar. Kanun’un 83. maddesi uyarınca, bir tarafı tüketici olan hukuki işlem, başka bir özel kanunda düzenlenmiş olsa dahi tüketici işlemi sayılır ve tüketici mahkemesi görevli olur​. Bu ilke, örneğin bir sigorta sözleşmesi veya banka işlemi de olsa eğer taraflardan biri tüketici ise, konunun tüketici hukuku kapsamında değerlendirilmesini sağlar.

Bu genel ilkeler, tüketici hukukunun tüm alanlarında yol gösterici olup sözleşmelerin kurulmasından uygulanmasına kadar her aşamada tüketiciyi koruyan bir çerçeve oluşturur. Sonuç olarak, tüketici işlemlerinde dürüstlük, açıklık ve denge gözetilmekte; kanun boşluklarının yorumu dahi tüketici lehine yapılmaktadır.

Tüketici Aleyhine Sözleşme Maddesi İçeren Haksız Şartlar Geçerli Midir?

Tüketici sözleşmelerinde sıkça karşılaşılan bir diğer husus da “haksız şartlar” meselesidir. Haksız şart, adından da anlaşılacağı üzere, sözleşmede tüketici aleyhine haksız bir denge bozukluğu yaratan ve adil olmayan koşullardır. 6502 sayılı Kanun, bu konuda oldukça net bir tavır almıştır. Kanun’un 5. maddesinde haksız şart; “tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulu” olarak tanımlanmıştır​

Bu tanıma göre, eğer bir sözleşme maddesi tüketiciyle pazarlık edilmeden, dayatma şeklinde konulmuşsa ve tüketici aleyhine ciddi bir dengesizlik yaratıyorsa, o madde haksız şarttır. Peki bu tür şartlar geçerli midir? Kanun, haksız şartların kesin olarak hükümsüz olduğunu açıkça belirtir​Yani böyle bir madde, sözleşmeye yazılmış olsa bile yasal geçerlilik taşımaz, tüketici için bağlayıcı değildir. Sözleşmenin geri kalan hükümleri, eğer ayakta kalabiliyorsa, aynen devam eder; sadece haksız olan şart uygulanmaz kabul edilir. Üstelik sözleşmeyi hazırlayan taraf (satıcı/sağlayıcı), “o madde olmazsa ben bu sözleşmeyi yapmazdım” gibi bir iddiayla sözleşmenin tamamını geçersiz saydıramaz​. Kanun bu şekilde, tüketiciyi korumaya aykırı maddelerin ayıklanıp geri kalan ilişkinin sürdürülmesini amaçlamıştır.

Haksız Şart Olan Hükümler Nelerdir?

Haksız şartlara örnek olarak; tüketicinin kanuni haklarını kullanmasını kısıtlayan veya satıcının sorumluluğunu tamamen ortadan kaldıran hükümler verilebilir. Örneğin, bir mobilya satış sözleşmesinde “Tüketici, malın ayıplı çıkması halinde hiçbir hak talep etmeyeceğini peşinen kabul eder” gibi bir madde yazılmışsa, bu madde açıkça haksız şarttır ve geçersizdir, çünkü kanunun tanıdığı seçimlik hakları ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Benzer şekilde, bankaların tüketici kredisi sözleşmelerine eskiden koyduğu tek taraflı faiz artırma veya çeşitli masrafları sonradan belirleme yetkisi veren hükümler Yargıtay tarafından haksız şart kapsamında değerlendirilmiş ve uygulamada kaldırılmıştır.

Kanun, standart sözleşme kavramına da atıf yaparak, önceden matbu olarak hazırlanıp tüketicinin içeriğine etki edemediği her türlü şartın müzakere edilmemiş kabul edileceğini belirtir​. Satıcı veya sağlayıcı, bir şartın tüketiciyle birebir müzakere edildiğini iddia ediyorsa bunu ispat yükü ona aittir​

Uygulamada pek çok tüketici sözleşmesi (abonelik sözleşmeleri, kredi sözleşmeleri, seyahat sözleşmeleri vs.) önceden hazırlanmış genel işlem şartları içerir. Kanun ve Yargıtay, tüketicinin bu tür metinlerdeki olumsuz maddelere itiraz hakkını saklı tutar.

Sonuç olarak, haksız şartlar tüketici açısından bağlayıcı değildir. Tüketici bir sözleşme imzalarken uzun ve karmaşık metinlerde yer alan, aleyhine olabilecek hükümler bulunsa dahi, kanun gereği bu tür hükümler geçersiz sayılabilir. Tüketiciler, hak ve yükümlülüklerinde bariz adaletsizlik yaratan maddelere karşı yasal korumaya sahiptir. Yargıtay’ın güncel içtihatları da bu doğrultuda olup, tüketici sözleşmelerindeki haksız şartları tespit ettiğinde uygulanamaz kabul etmekte ve tüketiciyi bu hükümlerin sonuçlarından korumaktadır.

Ayıplı Mal Nedir?

Ayıplı mal, en basit ifadeyle kusurlu veya sözleşmeye aykırı mal demektir. 6502 sayılı Kanun’un 8. maddesine göre tüketiciye teslim anında, sözleşmede kararlaştırılan örnek veya modele uygun olmayan ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımayan mallar ayıplı kabul edilir.

Yani satın alınan ürün, beklenen kalite ve faydayı sağlamıyorsa veya tanıtılan özellikleri içermiyorsa, hukuken ayıplı sayılır. Örneğin, su geçirmez diye satılan bir montun ilk yağmurda su alması, veya internet sitesinde farklı özelliklerle tanıtılan bir cep telefonunun eksik fonksiyonlarla gelmesi ayıplı mal kapsamındadır.

Açık Ayıp ve Gizli Ayıp Arasındaki Fark Nedir?

Ayıbın niteliği açık veya gizli olabilir. Açık ayıp, ürün teslim alınırken normal bir incelemeyle fark edilebilen bariz kusurlardır. Gizli ayıp ise ilk bakışta anlaşılamayan, kullanım sırasında ortaya çıkan kusurlardır. Tüketicinin gizli ayıpları araştırma yükümlülüğü yoktur; ancak ayıp ortaya çıkar çıkmaz satıcıya bildirmesi beklenir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, tüketicinin ayıbı bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispat yükü satıcıdadır​. Bu da tüketici lehine bir kolaylıktır.

Ayıplı Malın Kapsamı Nedir?

6502 sayılı Kanun, ayıplı mal kavramını tüketici lehine genişletmiştir. Ürün zamanında teslim edilmezse, veya satıcının yapması gereken montaj doğru yapılmazsa ya da montaj talimatı hatalı olup tüketici bu yüzden ürünü düzgün kullanamazsa, bu durumlar da sözleşmeye aykırı ifa (ayıplı ifa) olarak kabul edilir. Dolayısıyla, sadece ürünün fiziksel kusurları değil, teslim ve kurulum aşamasındaki aksaklıklar da tüketiciye ayıp hükümleri çerçevesinde haklar verir.

Kanun, tüketicinin bilerek ve isteyerek kusurlu mal alması durumunu ayrı tutar. Eğer tüketici, satış sırasında maldaki ayıptan haberdarsa veya haberdar olması bekleniyorsa (örneğin defolu ürün olduğunu bilerek indirimli satın almışsa), bu durum sonradan ayıplı mal iddiasıyle hak talep etmeyi engeller. Çünkü ortada tüketici açısından sürpriz bir ayıp yoktur, bilerek kabul etmiştir. Bu nedenle satıcılar, böyle durumlarda tüketiciyi yazılı olarak ve açıkça bilgilendirmekle yükümlüdür.

Ayıplı Malda Zamanaşımı ve Bildirim Süresi Ne Kadardır?

Zamanaşımı ve bildirim süresi: 6502 sayılı Kanun’un 12. maddesine göre, ayıplı mala ilişkin talepler kural olarak malın teslim tarihinden itibaren 2 yıl içinde yapılmalıdır​. Konut veya tatil amaçlı taşınmaz satışlarında bu süre teslimden itibaren 5 yıl olarak belirlenmiştir.İkinci el satışlarda ise satıcının sorumluluğu en az 1 yıl (taşınmazda 3 yıl) olmalıdır​. Önemle belirtmek gerekir ki, ayıp satıcı tarafından ağır kusur veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresi işlemez​. Bu durumda tüketici, süre geçse bile hakkını talep edebilir çünkü satıcının hileli davranışı söz konusudur. Yargıtay da, satıcının hileyle gizlediği ayıplarda tüketicinin dava açma süresinin kısıtlanamayacağını vurgulamaktadır.

Ayıplı Hizmet Nedir?

Tüketici hukuku yalnız mal alımlarını değil, hizmet alımlarını da koruma altına almıştır. 6502 sayılı Kanun’un 13. maddesine göre ayıplı hizmet, sözleşmede belirlenen süre içinde başlamayan veya kararlaştırılan ya da hizmetin niteliği gereği sahip olması gereken özellikleri taşımayan hizmet olarak tanımlanır.

Ayıplı Hizmet Olarak Kabul Edilen Durumlar Nelerdir?

  1. Bir hizmetin beklenen kalitede ifa edilmemesi, eksik veya yanlış yapılması da sözleşmeye aykırılık teşkil eder. Örneğin, bir tadilat işi anlaşılan zamanda başlamaz veya istenilen şekilde tamamlanmazsa; ya da bir paket tur hizmeti vaat edilen otel ve koşulları sağlamazsa, bu hizmet ayıplı kabul edilir.
  2. Kanun, hizmet sağlayıcıların reklam ve ilanlarında verdikleri bilgilere de önem atfetmektedir. Eğer hizmet, sağlayıcının broşüründe, internet sitesinde veya reklamlarında belirtilen özellikleri taşımıyorsa ya da tüketicinin makul olarak beklediği faydayı ciddi biçimde azaltan eksiklikler içeriyorsa ayıplı sayılır.
  3. Örneğin bir internet servis sağlayıcısı belirli hızda bağlantı sözü verip de sürekli çok daha yavaş hizmet sunuyorsa, bu durum ayıplı hizmet kapsamında değerlendirilebilir.
  4. Hizmet sunanlar (sağlayıcılar), taahhüt ettikleri işi sözleşmeye uygun biçimde ve zamanında yerine getirmek zorundadır. Aksi halde tüketicinin çeşitli yasal hak talepleri gündeme gelecektir. Yargıtay kararlarında da, örneğin paket tur gibi hizmetlerde vaat edilen standartların sağlanmaması halinde tüketicinin bedel iadesi ve tazminat talep edebileceği sıkça vurgulanmaktadır. Benzer şekilde bir tamir servisinin arızayı gidermemesi veya yanlış tamir yapması durumunda ortaya çıkan hizmet kusuru, tüketiciye hukuken ayıplı hizmet hakları tanır.

Ayıplı Mal ve Ayıplı Hizmette Tüketicinin Seçimlik Hakları Nelerdir?

Tüketici, aldığı mal veya hizmet ayıplı (kusurlu) çıktığında kanunen bir dizi seçimlik hakka sahiptir. Bu haklar, tüketicinin uğradığı mağduriyeti gidermek için tercih özgürlüğü tanır ve 6502 sayılı Kanun’la güvence altına alınmıştır. Kanun’un 11. maddesi ayıplı mal, 15. maddesi ise ayıplı hizmet durumunda kullanılabilecek seçimlik hakları düzenler. Dört temel seçimlik hak, hem ayıplı mal hem de ayıplı hizmet için benzer şekilde öngörülmüştür:

  • Sözleşmeden dönme: Tüketici, malı veya hizmet sonucunu geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeyi iptal edip ödediği bedelin iadesini talep edebilir. Bu, halk dilinde para iadesi anlamına gelir. Örneğin bozuk çıkan bir ürünü iade edip ücretini geri alma hakkı vardır.
  • Ayıp oranında bedel indirimi: Tüketici, malı veya hizmetin sonucunu elinde tutarak mevcut ayıp oranında bedelde indirim isteyebilir. Yani kusuru kabul edip, ödediği fiyattan kusur değeri kadar parasını geri almayı talep eder. Örneğin ufak bir defosu olan ürünü iade etmeyip, defo kadar fiyatından indirim almak.
  • Ücretsiz onarım: Tüketici, ayıplı malın ücretsiz tamirini isteyebilir. Tüm masraflar satıcıya (ve gerekiyorsa üretici/ithalatçıya) ait olmak üzere ürünün ayıbının giderilmesini talep etme hakkı vardır. Hizmetlerde de, ortaya çıkan sonucun ücretsiz düzeltilmesini istemek bu kapsamdadır. Örneğin arızalı çıkan bir cihazın hiçbir ücret talep edilmeden tamiri.
  • Ayıpsız misli ile değiştirme: Tüketici, mümkünse malın ayıpsız bir yenisiyle değiştirilmesini talep edebilir. Bu, kusurlu ürünün birebir yenisiyle (aynı model ve özellikte) değişim hakkıdır. Hizmetlerde ise kusurlu hizmetin yeniden ve doğru şekilde ifasını istemeye benzer. Örneğin bozuk çıkan bir televizyonun yenisiyle değiştirilmesi talebi.

Tüketici Ek Zararları İçin Tazminat Talebinde Bulunabilir mi?

Son olarak, tüketicinin seçimlik haklarına ek olarak tazminat hakkı da bulunmaktadır. Ayıplı mal veya hizmet nedeniyle tüketici, seçimlik haklarından birini kullanırken, eğer ayrıca bir zarar uğramışsa (örneğin ayıplı ürün yüzünden başka eşyasına zarar geldiyse ya da ayıplı hizmet yüzünden maddi kayıp yaşadıysa) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat talep edebilir​. Tazminat hakkı, uğranılan zararların karşılanmasını hedefler ve seçimlik haklardan bağımsız olarak, onlarla birlikte istenebilir.

SONUÇ OLARAK;

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, tüketicilere ayıplı mal ve hizmet durumlarında geniş haklar tanımakta, sözleşmelerde genel ilkeler vasıtasıyla adil dengenin kurulmasını sağlamakta ve haksız şartlara karşı tüketiciyi korumaktadır. Tüketiciler bir mal veya hizmet satın alırken veya herhangi bir sözleşme imzalarken, bu yasal haklarının farkında olmalı; karşılaştıkları sorunlarda yasadan doğan seçimlik haklarını kullanmaktan çekinmemelidir. Aynı şekilde, satıcı ve hizmet sağlayıcılar da bu düzenlemelere uygun hareket etmek, tüketicinin yasal haklarına saygı göstermek zorundadır. Unutulmamalıdır ki, tüketici hukukunun nihai amacı, piyasa dengesini tüketici lehine dengeleyerek adil ve güvenli bir tüketim ortamı sağlamaktır.

Av. Nur AKKOÇ

İlgili Kanun Linki: Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun => https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6502.pdf