İsim ve Soy İsim Hakkının Hukuki Niteliği ve Dayanağı
Türk Medeni Kanunu (“TMK”) da isim ve soy isim hakkını bir kişilik hakkı olarak düzenlemiştir. TMK m.27 uyarınca “Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hâkimden istenebilir. Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve ilan olunur. Ad değişmekle kişisel durum değişmez. Adın değiştirilmesinden zarar gören kimse, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebilir.” . Bu hüküm, isim/soy isim değişikliğinin ancak hukuken geçerli gerekçelerle ve mahkeme kararıyla yapılabileceğini ortaya koymaktadır. Ayrıca verilen kararın nüfus kütüğüne tescil edilip ilan edileceği ve olası üçüncü kişi haklarının korunacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla, kişinin ismi ve soy ismi kişisel statüsüne (nüfus kaydına) sıkı sıkıya bağlı, devredilemez ve vazgeçilemez bir hak olup ancak kanunda öngörülen usulle değiştirilebilir.
İsim ve soy isim hakkının dayanağı yalnızca TMK ile sınırlı değildir. Nüfus Hizmetleri Kanunu ve ilgili mevzuat da bu konuda hükümler içerir. Örneğin, TMK m.36 uyarınca kişinin medeni hali ve kişisel durumu nüfus kayıtlarıyla belirlenir; bu kayıtlarda mahkeme kararı olmadıkça düzeltme yapılamaz. Bu yaklaşım, isme ilişkin kayıtların kamu düzeniyle ilgili olduğunu, bu nedenle keyfi değişikliğe izin verilmediğini gösterir. Bununla birlikte, kişinin ismini benimsediği ölçüde o isim anlam kazanır. Kişi ismini benimsemiyor ve kendisiyle özdeş görmüyorsa, onu değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır . Yargıtay da bir kararında, ismini kişiliğiyle özdeşleştiremeyen bireyin isim değişikliği talebinde bulunmasının olağan ve anlaşılır olduğunu vurgulamıştır . Sonuç olarak, Türk hukukunda isim ve soy isim hakkı, kanunla korunan ve belirli şartlar gerçekleştiğinde değiştirilebilen, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır.
Türk Medeni Kanunu Çerçevesinde İsim/Soy isim Değiştirme Şartları
Türk Medeni Kanunu’na göre isim veya soy isim değişikliği ancak “haklı sebep” mevcutsa ve bu sebep mahkeme huzurunda ispatlanabilirse mümkündür. Kanun, haklı sebebin neler olabileceğine dair sınırlı bir liste vermemiş, bunu hâkimin takdirine bırakmıştır. Her bir somut olayda davacının ileri sürdüğü gerekçeler ve sunduğu deliller değerlendirilerek o durumda ismin/soy ismin değişmesini haklı kılan objektif ve sübjektif nedenlerin olup olmadığı mahkemece takdir edilir . Haklı sebep, genel olarak kişinin mevcut adını kullanmakta ciddi bir sıkıntı yaşaması, adın kişilik haklarına zarar vermesi veya kişinin menfaatlerini zedelemesi gibi durumları ifade eder. Önemli olan, isim/soy isim değişikliği talebinin dürüst bir amaçla ve gerçekten kişinin mesleki, sosyal veya psikolojik açıdan ihtiyaç duyduğu bir değişiklik olmasıdır. Kanun metni ayrıca isim değişikliğinin kişinin diğer kişisel durumlarını (örneğin vatandaşlık, medeni hal gibi) etkilemeyeceğini açıkça belirtir . Yani yalnızca isim/soy isim değişir; kişinin hukuki kimliği ve sorumlulukları devam eder.
Haklı sebep kavramı soy isim değişiklikleri için de aynen geçerlidir. Bir kişi soyadını değiştirmek istiyorsa, bunun da haklı bir nedene dayanması gerekir. Örneğin soyadının gülünç olması veya kişiyle özdeşleşmemesi gibi nedenler haklı sebep teşkil edebilir (aşağıda Yargıtay içtihatları bölümünde ayrıntıları belirtilmiştir). Kanun, keyfî veya şahsi beğeniye dayalı değişiklik taleplerini önlemek amacıyla bu şartı aramaktadır. Böylece, örneğin salt canı istedi diye adını değiştirmek isteyen birinin talebi kabul görmez; mutlaka makul ve meşru bir gerekçe sunulmalıdır. Ayrıca talep edilen yeni isim ya da soy isim de hukuk düzenine uygun olmalıdır. Genel ahlaka aykırı, kamu düzenini bozucu veya üçüncü kişilerin haklarını ihlal edici bir isim/soy isim seçilemez. Nitekim Soyadı Kanunu’nda da rütbe veya yabancı ırk ifade eden, ahlaka aykırı veya gülünç soyadı alınamayacağı belirtilmiştir. Mahkeme, teklifi edilen yeni ismin yasal engel taşıyıp taşımadığını da değerlendirir.
Bunun yanı sıra, TMK m.27’deki hükme göre isim/soy isim değişikliği neticesinde üçüncü kişilerin menfaatlerinin zedelenmemesi gerekir. Kanun, ismin değiştirilmesinden zarar gören bir üçüncü kişinin, bunu öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içinde değişiklik kararının kaldırılması için dava açabileceğini öngörmüştür . Bu düzenleme özellikle kötü niyetli isim değişikliği taleplerine karşı bir emniyet supabı işlevi görür. Örneğin, borçlarından kurtulmak amacıyla ismini değiştiren bir kişiye karşı, alacaklılar bir yıl içinde bu değişikliğin iptali için dava açabilir. Sonuç olarak, TMK çerçevesinde isim veya soyadı değiştirmek isteyen kişi, haklı bir sebebe dayanmalı ve bu değişikliğin başkalarına zarar vermeyecek şekilde yapıldığını gözetmelidir.
Ad Soyad Değiştirme Davalarında Görevli Ve Yetkili Mahkeme
İsim veya soy isim değişikliği talepleri, mahkeme yolu ile ileri sürülmelidir. Bu davalarda görevli mahkeme kanunen Asliye Hukuk Mahkemesi’dir . Nitekim 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesi uyarınca, “nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, düzeltmeyi isteyen şahsın yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde açılır” . Dolayısıyla, isim veya soyadı değiştirmek isteyen kişi, yerleşim yeri (ikametgahı) sınırları içindeki Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurmalıdır. Yetkili mahkeme de kural olarak başvurucunun yerleşim yeri mahkemesidir . Uygulamada davalar çoğunlukla kişinin ikamet ettiği yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmektedir.
İsim/soy isim değişikliği davası, niteliği itibariyle nüfus kaydının düzeltilmesi niteliğinde olduğundan bir nebze çekişmesiz yargı işi sayılır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.382/2-b’de de bu tip davaların çekişmesiz yargı kapsamında olduğu ifade edilmiştir . Her ne kadar çekişmesiz yargı işi olsa da, özel kanun hükmü gereği görev Asliye Hukuk Mahkemesi’ndedir ve uygulamada genellikle davalı taraf olarak ilgili Nüfus Müdürlüğü gösterilir. Ayrıca Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesi, davanın Cumhuriyet savcısı tarafından açılabileceğini ve nüfus müdürü veya memuru huzuruyla görülmesi gerektiğini belirtir . Uygulamada ise genellikle başvuruyu bizzat ilgililer yapar; dava dilekçesi kişinin kendisi tarafından verilir ancak duruşmada savcı hazır bulunarak kamu düzeni yönünden görüş bildirir. Nüfus idaresi de davada taraf konumundadır ve mahkeme kararı kesinleştiğinde ilgili nüfus müdürlüğü, kararı nüfus kütüğüne işler.
Davada Usul ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
İsim/soy isim değiştirme davası açarken ve yürütürken dikkat edilmesi gereken bazı usulî noktalar vardır. Öncelikle, davayı açacak kişi bir dava dilekçesi hazırlamalı ve dilekçede mevcut adını, değiştirmek istediği yeni adını/soyadını ve bu talebinin gerekçelerini açıkça izah etmelidir. Dilekçede Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, adres gibi kimlik bilgileri de bulunur. Talebin dayanağı olan haklı sebep somut olay bazında anlatılmalı, mümkünse buna ilişkin deliller belirtilmelidir. Örneğin kişi çevresinde başka bir isimle tanınıyorsa, bu ismi kullandığını gösteren tanık beyanları veya belgeler sunulabilir. Yahut ismin gülünç bulunması nedeniyle psikolojik rahatsızlık duyuyorsa, bunu destekleyen çevre tanıklıkları veya gerekiyorsa uzman görüşü eklenebilir. Dava dilekçesinde davacı olarak ismini değiştirmek isteyen kişi, davalı olarak ise ilgili Nüfus Müdürlüğü gösterilir.
Mahkeme, dava sürecinde genellikle tanık dinletilmesini ve gerektiğinde kolluk araştırması yapılmasını ister. Yargıtay kararlarında da özellikle “tanık anlatımları” ile iddiaların doğrulanmasına vurgu yapılmıştır . Örneğin, davacı yıllardır belli bir isimle tanındığını iddia ediyorsa, birkaç tane tanık mahkemede bu durumu teyit edebilir. Kolluk araştırması ile de kişinin gerçekten o adla bilindiği veya isim değişikliğinin ardında başka bir art niyet olup olmadığı araştırılabilir . Bu süreçte davacının temiz bir sicile sahip olması da önem taşıyabilir; zira sadece sabıka kaydını gizlemek amacıyla isim değiştirmek istendiği izlenimi doğarsa mahkeme talebe kuşkuyla yaklaşacaktır (nitekim Yargıtay, sabıka kaydının bulunmasını tek başına haklı neden saymamıştır) .
Dava görülürken savcı ve nüfus temsilcisi, kamu düzeni açısından görüş beyan edebilir ancak çoğunlukla, sunulan gerekçelerin haklı olup olmadığına dair takdir mahkemeye aittir. Usulen dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, aynı kişinin isim veya soy isminin sadece bir kez değiştirilebileceğidir . Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre, daha önce mahkeme kararıyla ismi düzeltilmiş (değiştirilmiş) bir kişinin, ikinci kez isim değişikliği talebi kural olarak kabul edilmez. Bu sebeple, eğer kişi geçmişte bir isim/soyisim değişikliği yaptırmışsa, yeniden dava açmadan önce hukuki durumunu değerlendirmelidir.
Mahkeme, talebi kabul ederse bir hüküm oluşturur ve bu kararla birlikte kişinin yeni ismini/soyadını taşımaya hak kazandığını tespit eder. Kararın kesinleşmesiyle birlikte mahkeme, kararın bir örneğini ilgili nüfus müdürlüğüne yollar ve nüfus kayıtları düzeltilir. Kararın ilanı da yasal bir zorunluluktur. Genellikle mahkeme kararında, ilanın nasıl yapılacağı belirtilir (örneğin Türkiye genelinde tirajı olan bir gazetede veya Türkiye Noterler Birliği’nin gazetesinde ilan gibi). Yargıtay, isim değişikliğine dair hükümlerin ilan edilmemesini usul ve yasaya aykırılık olarak değerlendirmiştir . İlanın amacı, kamuya bu değişikliğin duyurulması ve üçüncü şahısların haberdar edilmesidir. İlan sonrasında bir yıl içinde üçüncü kişiler değişikliğe itiraz etmezse, kişi yeni adıyla hukukî işlemlerine devam eder. Kimlik belgeleri yenilenmesi gibi pratik işlemler de bu aşamada gerçekleştirilmelidir (nüfus cüzdanı, pasaport, ehliyet gibi belgeler yeni isme göre çıkarılır). Bütün bu usul süreçlerinde, özellikle dilekçenin hazırlanması ve delillerin sunulması aşamasında, bir avukatın yardımı alınması faydalı olacaktır.
Yargıtay İçtihatlarına Göre Ad Soyad Değiştirebilmek İçin Kabul Edilen Gerekçeler
1-Kişinin toplumda farklı bir adla tanınması:
Resmî kayıtlardaki isminden başka bir isimle bilinmek ve çağrılmak, haklı neden olarak kabul edilmektedir. Örneğin nüfusta “Abdulkadir” olan bir kişi, çevresinde yıllardır “Kadir” adıyla tanınıyorsa, bu durum ismin değişikliği için geçerli bir sebep sayılır. Mahkemeler, kişinin hayatında yer etmiş isme kavuşmasını genellikle uygun bulmaktadır.
2-İsmin gülünç, alay konusu veya rahatsız edici olması:
Kişinin mevcut isminin sosyal hayatında ona sıkıntı vermesi önemli bir gerekçedir. Komik veya küçük düşürücü anlamı olan isimler (örneğin anlamı itibarıyla alay konusu yapılan isimler) Yargıtay tarafından haklı sebep görülmüştür . Bu kapsama, telaffuzu zor ve bu nedenle kişinin sürekli düzeltme yapmak zorunda kaldığı isimler de girebilir. Örneğin ismi söylendiğinde gülüşmelere yol açan veya kötü çağrışım yapan (“Satılmış” gibi) isimlerin değiştirilmesi genellikle uygun görülür.
3-İsmin cinsiyet konusunda karışıklığa yol açması:
Bazı isimler unisex olabildiği gibi, kişinin cinsiyetine uygun olmayan bir izlenim de verebilir. Eğer ismi nedeniyle kişi sık sık cinsiyeti hakkında yanlış anlaşılmaya maruz kalıyorsa bu da haklı neden sayılmaktadır . Özellikle cinsiyet geçişi (trans geçiş) sonrasında, bireyin eski cinsiyetine özgü ismiyle yaşamaya devam etmesi hem kişi hem toplum için karışıklık yaratacağından, bu durumda isim değişikliği talebi haklı bulunur. Mahkeme, kişinin nüfus kaydındaki cinsiyet değişikliği kararını müteakip, uygun bir isim almasına izin vermektedir.
4-Aynı aile içinde aynı ismin bulunması:
Kişinin kardeşi veya çok yakın akrabası ile aynı adı taşıması da özel bir durum yaratabilir. Örneğin bir ailede iki kardeşin adının “Ahmet” olması karışıklığa yol açacağından, kardeşlerden birinin ismini değiştirmek istemesi makul görülmektedir. Yargıtay, birden fazla aynı isimli akrabanın bulunmasını kişinin günlük yaşamında zorluk yaratmadığı sürece tek başına yeterli görmemekle birlikte, özellikle çekirdek aile içinde bu durum sorun teşkil ediyorsa değişikliğe sıcak bakabilmektedir.
5-Etnik veya dinî çağrışımlar nedeniyle yaşanan sıkıntılar:
Kişinin isminin belirli bir etnik kökeni veya dini inancı çağrıştırması ve bu nedenle ayrımcılık ya da rahatsızlık hissetmesi de uygulamada haklı sebep olarak değerlendirilebilir. Örneğin, farklı bir inanca geçiş yapan veya ait olduğu etnik kimlikle anılmak istemeyen kişiler, isimlerinin onlar için uygun olmadığını ileri sürebilirler. Yargıtay, kişinin kişilik hissiyatını ve toplumdaki konumunu dikkate alarak, bu tür özel durumları da haklı neden kapsamında değerlendirebilmektedir. Kişinin sırf modaya uymak için değil, gerçekten kendi benliğiyle bağdaşmadığı için isim/soy isim değişikliği istemesi esastır.
6- Soyadının gülünç veya nahoş olması:
Soyadı değişikliği taleplerinde de benzer şekilde soyadının komik, utanç verici veya aşağılayıcı bulunması önemli bir sebeptir. Özellikle Cumhuriyet’in ilk yıllarında alınmış bazı soyadları (örneğin hakaretamiz veya argo anlama gelen kelimeler) sonraki kuşaklarca değiştirilmek istenebilmektedir. Mahkemeler bu gibi soyadı değişikliklerinde genellikle talebi haklı bulur. Örneğin anlamı kötü olan bir soyadını taşımak istemeyen kişinin davası güçlü görülür.
7-Diğer Haklı Sebepler
Yukarıda sayılanlar dışında da her somut olaya özgü çeşitli gerekçeler mahkemece haklı kabul edilebilir. Önemli olan, davacının bu değişikliği istemekte makul, gerçek ve iyi niyetli bir nedeninin bulunması ve bunu ispat edebilmesidir. Yargıtay’ın birçok kararında vurgulandığı üzere, davacının tercih ve arzusu, eğer hukuka ve ahlaka aykırı bir yön yoksa, ön planda tutulmalıdır.
Öte yandan, Yargıtay bazı gerekçeleri haklı neden olarak görmemektedir. Sırf sabıka kaydını gizlemek, resmî makamlardan aranan akrabalar nedeniyle rahatsız edilmek veya ünlü bir kişiye duyulan hayranlıkla ismini değiştirmek istemek gibi nedenler genelde reddedilir. Bu tür durumlar, isim değişikliği kurumunun amacı dışında kullanımı olarak değerlendirildiğinden, mahkeme tarafından kamu düzeni gerekçesiyle uygun bulunmaz.
Sonuç olarak, Türk Medeni Kanunu ve kişiler hukuku mevzuatı uyarınca isim ve soy isim, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır ve bu hakkın kapsamında mahkeme kararıyla değişiklik imkânı tanınmıştır. Uygulamada bireyler, yukarıda açıklanan şartları taşıyan haklı sebeplerle isim veya soyadı değişikliği davası açabilmekte ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da hangi durumların bu kapsama girebileceğine ışık tutmaktadır. Dava yoluyla yapılan isim/soy isim değişiklikleri, usulüne uygun şekilde yürütüldüğünde, kişinin hayatında yeni bir sayfa açmasına ve kendini ait hissettiği isimle yaşamına devam etmesine imkân sağlayan önemli bir hukukî imkândır.
Av. Nur AKKOÇ
İlgili Link1: https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.4721.pdf
İlgili Link2: https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=5490&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5